11 Nisan 2008 Cuma

Yine Git

An ruhun sıkıştığı zaman hissedilebilir ancak. O andan çıkma yalvarışları hissettirir bunu. Koskoca bir gürültü içinde içten içe çığlık atıyorsan, hissedersin o anı. O an ruhun sıkışır bir metre kareye. Koşarak kaçmak istedim. Hemen, hiç düşünmeden.
Herşeyi orda bırakıp, deniz kokusu içinde yürümeyi istedim. Herşeyden fazla. Canımı acıtan her neyse işte o zorladı beni. Gitmem gerekti, gittim.
Bir an kaybolmak istedim, kimse yerimi bilmesin istedim. Uyuyor desinler istedim. Hatta yok desinler... Yok olmam gerekti, oldum.
Anlatamam dedim. Anlatmadım kimseye. İçinden akıp geçen, geçerken köklerimi söküp alan o anı hissettim. Çok ses vardı. Duymak istemedim, duymadım. Diğerleri gibi olamadım yine. Özleyemeden özledim, sevemeden sevdim. Dokunamadım yine. Diğerleri gibi. Anlatamadım. Hissettim oturduğum yerde canımı acıtan her neyse işte onu.
Sıyrılmam gerekiyordu o kalabalıktan, gürültüden. Tek kalıp, yok olmalıydım bir süre. Anlatmamalıydım kimseye. Unutmaya çalışmalıydım. Yoktu, hiç olmadı demeliydim içten içe. Zordu. Yine zordu. Bir sonrakinden daha fazla değil, ama zordu. Gitmem gerekiyordu...Gittim.
En son bir sonbahar gecesi vardı bu garip his. Yine kapımı çaldı utanmadan, çekinmeden. Sıkı sıkı kapadım kilitleri, ışıkları söndürüp arkasına oturdum kapının. Hava dahi girmesin diye.
Herkes uyuduğumu sanıyordu, midemin ağrıdığını...Hiç uyumadım ben, kalbim ağrıyordu. Gitmem gerekti.. Gittim.
Yine.

Hiç yorum yok: