1 Nisan 2008 Salı

Artı Bir

Bu kez tam ortadan ikiye ayrıldım. Dondum kaldım. Fazla sıkıldım. Aslında bu kez diye başladım ama, çoğu zaman böyle. Kabullenme içindeyim. Huzurla nefes alacağım o araf hiç bir zaman gelmeyecek, bunu öğrendim. Çok şey öğrendim bu sene içinde, bunca sene içinde. Çok bilmek belki en çok yoran şey. Malesef çok biliyorum. Megolomanca belki ama öyle. Ömür haritanız fazla girintili çıkıntılıysa...Hayatınız bir ege kıyısıysa öyle oluyor-muş. Zamanla daha az yorar oldu aynı dertler. Giderek daha çok üzülsen de daha az yoruluyorsun. Bağışıklık kazanıyor ruh bir yerde. Zaten hüzün dediğin de yağmur gibi, bir kez ıslandı mı insan, bir kez nasibini aldı mı gökten inenden ha bir damla eksik ha bir damla fazla. Şemsiye açmaya, sığınmaya gerek yok. Gereksiz hüzünden sıyrılmak. Ha bir damla eksik ha bir damla fazla... Biriktirmeye başlıyor sonra ruh. Daha çok, daha çok. Bedenin taşıyamayacağı kadar çok. Tembellikten değil yoksa bir çok şeyi ertelemem.. Ağır benim bedenim, ruhumdan ötürü...
Gelip gitmeler arasında geçiyor zamanım. İyi olmak ve kötü olmak üzere. Buıgün iyiyim diyemiyorum hatrı sayılı bir zamandır. Şuan iyiyim diyebiliyorum bazen. Şimdi iyiyim. Az önce kötüydüm. Bu gece kötüyüm. Bu sabah iyiyim. Bütün bir gün iyi olduğum zamanları hatırlamıyorum. Uzun zaman geçti.
Kafam karışık her zamanki gibi. Ama daha bir huzurluyum böyle. Bağışıklık kazanıyor ruh diyorum ya. Net olduğum zaman daha çok korkuyorum, daha çok güvensizleşiyorum. Kafam karışıkken daha bir ben olduğumun, herşeyin olması gerektiği gibi olduğunun farkında oluyorum. Kafam çok karışık yine. Yine orta yerimden ayrıldım. Birleşmeye çalışıyorum. Sağı ve solu toplamaya çalışmaktayım...zamanla geçmez biliyorum. Zamana inanmıyorum

Hiç yorum yok: