6 Kasım 2011 Pazar

K Savaşları

Aslında blogu açarken çok kararlıydım. Çok bilmiş, çok kendime güvenerek tıkladım o doldurmam gereken boşluklara. Fakat şu an sevgilimin -evet benim sevgilimin, canım sevgilimin, resmen benim olan sevgilimin- karşımda Flamenkçe çalışıyor olması beni gülme krizlerine gark ediyor ve tükürmek suretiyle kahkaha atıyor olmam tüm ciddiyetime turp sıkıyor.

Ben aldatıldım. Çok seveceğimi düşündüğüm, gerçekten duygusal bir şeyler yaşadığımı sandığım adam tarafından göz göre göre aldatıldım. Ve sabahın 6'sına kadar ağladım. Eski sevgilime ağladım. İlk sevgilime. Ve yeni sevgilime. Sevgilime. Sabahın 6'sına kadar, 6 yıl önce ayrıldığım yeni ve de canım sevgilime ağladım.

Nasıl bir dönüştür bu, hangi kavşağın nihayetidir açıklamak imkansız. Geri dönüşlerin kabul edilmez mide bulantılarından uzak ve de zaten geri dönüş olmayan bir dönüş bu. Bizimkisi bir başlangıç. Yanlış zamanda yaşanmış bir rastlantının rövanşı.

Çok büyük aşklar yaşadım kendimce. Dinginliğe yaklaştığımı hiç bu kadar hissetmemiştim. Hayır hayır, korkma sevgili blog. Ayşe Armanlık edip nasıl seviştiğimizi filan anlatmayacağım sana. Zaten üç haftadır skype ve telefon konuşmalarıyla ilerliyor ilişkimiz, sanal seks yapacak kadar da düşmedik şükür. Bak gene Ayşe Arman'a bağlıyorum. Sustum.

Kasım'dayım. Bir ilişki henüz bitmişken bir başkasına yelken açmak/açabilmek "herşey yolunda, hayattayım" mesajıymış. Çok sevdim bu çıkarımı. İşime geldiğinden değil, kurmayı beceremediğim bir cümleyi kuruyor olduğundan. Aman neyse, nitekim Kasım'da aşk başka filan değil aga. Yalan o. Aşk Kasım'da da aşk, Nisan'da da. Oğlum uzak mesafe ilişkisi sarsıyor beni. Ya da yetiştirilecek bunca iş varken, ben sırf iş olsun diye bu tuşları dövüyorum diye yakıyorum devreleri.

Bu yazının başlığını neden K Savaşları koyduğumu unuttum. Normalde yazımı yazar sonra atardım başlığımı. Bu defa o kadar kararlı geldim ki, önce başlığı attım ama yazının sonunda da unuttum. Hep bu Flamenkçe.

Hah! Kasım, kalem, kağıt, klavye, kitap. Üstelik 'kurban' bayramı. Tabii ki 'K Savaşları' olacaktı adı! Yazılacak bir tez girişi, bir dergi haberi, bir kitap incelemesi, bir haber analizi ve elden geçirilmesi gereken bir senaryo. Bilgisayar başında geçen saatler. Çaresizce özlenen -ama yıllardırcasına özlenen- bir sevgili, geçmesi beklenen 40 gün ve her gün tekrar tekrar canlandırılan hava alanında buluşma sahnesi. Uykusuz geceler, uyanılamayan ve ancak akşam başlanabilen günler. Ayşe Arman olmayayım derken depresyon abla oldum. Öte yandan bunca senelik çelik ablalığın üzerine inanılmaz duygusal şeyler düşünür oldum.

Şimdi bir Bülent Ortaçgil şarkısı çalıyor kafamın içinde acıklıca: "bu tez hiç bitmeeez..."

Hiç yorum yok: