15 Ağustos 2008 Cuma

günce-2

Şahane bir haftasonu geçirdik. Çadırda uyuduk, şarkı söyledik, dans ettik, içtik, kahkaha attık, çığlık çığlığa bağırdık, sarıldık, öpüştük, koştuk, atladık... küçücük bir dünya oluverdi orası bizim için. Kurallarımızı kapının dışında bıraktığımız, hiç olmadığımız kadar kendimiz olabildiğimiz, kirlenmekten keyif aldığımız, toprak kokusuna kandığımız... Sızıltılar içinde şehire döndüğümde dahi kulağımda Uğur'la Barış'ın konuşmaları, Sedef'in "möh!" diye böğürmeleri, Hande'nin kahkaha harmanlı espirileri, Merve'nin kendinden geçercesine haykırdığı reggea ezgileri vardı. Çok mutluydum. Fotoğraf çekiyordum. Bir hayalin peşinden gidiyordum. Uyanmam gereken ya da uyumam gereken bir saat yoktu. Kimse bana bir şey dayatmıyordu. Sevdiğim insanlardı etrafımdakiler, batanları gözüm görmüyordu. Dönmek canımı yaktı açıkçası. Alışamadım yıllardır içinde yaşadığım hayata. Kendime gelemedim. Kontrolümü yitirip alkole vurdum kendimi. "eyvah!" diye korktum, "yoksa ben de mi?" dedim... İçinden çıkamadım, gittim saçlarıma ettim edeceğimi. Sığamadım, olamadım. Daha ne olduğumu anlayamadan beklemediğim başka bir misafir çaldı kapımı: üniversite!
Bu konuda Barış'a sevindiğim kadar dahi sevinemiyorum kendime. Hayalini kurduğum şey değil bu. Gazetecilikle geçmemeli benim hayatım. Hani sinema olacaktı? Böyle dua etmiştim ama? Böyle dilemiştim ben, bir yanlışlık olmalı.
İşlerim ve dileklerim çoğu zaman dümdüz bir yoldan gidemedi benim. Uzun yollar dolanmam gerekiyor yine. Daha kendime gelemeden başka bir soru işareti tuttu kolumdan sürüklemeye başladı beni. "gelir misin?" diye sormadı yine. ağlayamadım. gülemedim de. birkaç hafta önce dileklerimin bir listesini yapıp tanımadığım amcalara vermiştim, onlar içlerinden en istemediğimi, en ben olmayanı hınzırca bulup "bu olsun!" dediler. "gelir misin?" demediler. Barış gibi değilim ben, olamadım. Kendim olamadım. Kendime bile mutlu olamadım.


geçecek... geçecek... ya başkalarının hayallerinde yaşamayı da öğreneceğim ya da o hayalleri yırtıp kendi hayallerimin rengine boyayacağım duvarlarımı. bu sahne benimse eğer; benim dediğim olacak ve benim istediğim oyuncular, benim yazdığım senaryoyu oynayacaklar! ben diyorsam olacak! geçecek...

3 yorum:

Ozan Kayra dedi ki...

yok o kadar da boktan bişe yahu. neden haksızlık ediyorsun. hem barış da dolandı sayılır. sen de yapabilirsin hala istediğini. alternatif türet! alternatif türet! =)

ondine dedi ki...

bu sahne benim! duvarlarımı boyadım kendi hayallerimle en sonunda, merak etme. bu yazıyı yazarken içimdeki gücü yitirmiştim, şimdi yeniden "ben"im. her şey yolunda, desteğin için sağol ;)

Oly Art dedi ki...

türetilen alternatifler göte giren şemsiye oluyor sonra. nida'ya "alternatif" demezdim ben.
aman tanrım!