30 Eylül 2008 Salı

Denediklerimiz deneyeceklerimizin teminatıdır

Oyunlar yazdık durmadan, yazdık ve oynadık. Biz baştan sona hep bunu yaptık. Hatta en iyi yaptığımız şeydi bu. Belki bu yüzden meslek olarak seçtik. Seçemediklerimize inat seçtik birşeyler. Gündüzleri oynayacağımız oyunları yazdık geceler boyu. Bu oyundaki aksaklıkları da yazdık sonra. Tersine giden şeylere kafa yorar zaten insan. Olumsuzluklar ve olasılıklar kalır hatırda. Öyle yaptık biz. Öyle veya böyle büyüdük. Yaralarımızı sara sara büyüdük. Bazen kaşıyıp kanatarak büyüdük. Büyüdükçe yeni yaralar açtık veya başkalarının açmasına izin verdik. Hiç korkmadık bundan. Böyle büyüdük.


Anlatacağımız hikayeleri biriktirerek büyüdük. Biriktirdiklerimiz hazinemizdi çoğu zaman. Yaralarımız mücevherlerimizdi. Biz büyüdükçe hayallerimizi büyüttük. Saçlarımızla oynadık değiştik. Bununla kalmadı tabii, dinlediğimiz müzikler, izlediğimiz filmler, okuduğumuz kitaplar değişti. Bizi gülümseten ve ağlatan şeyler değişti. Biz de durmadık değiştik bu devinimle birlikte. Bir hikayemiz oldu hep anlatmak zorunda kaldığımız. Belki de yaşama amacımızdı bu hikayeler. Bu hikayeleri anlatacağımız insanları hayal ettik. Resimde, ekranda, sahnede. Yaratıma boyun eğerek büyüdük. Yaşadığımız her an, aldığımız her nefes büyüttü bizi. Biz büyüttükçe hayallerimizi büyüttük ellerimizde.

Sanatı seçmek zorunda kaldık sonra. Çünkü sanat; hayatla, memleketle, dünyayla, insanla ama en çok kendiyle derdi olanın silahıydı, çoğu zaman namluyu kendine çevirip tetiğe bastığı.

Hiç yorum yok: