13 Kasım 2010 Cumartesi

bık

İlk sınav haftamı bitirdim. Benim için çok avantajlı olabilecek bir iş görüşmesini kaçırdım, aynı gün ilk sınavımı da kaçırmıştım. Sonra Neon aradı, hadi film çekiyoruz koş dedi. Sınavlar takıldı ayağıma, koşarken yere yapıştım. Sınavlar bitti derken hayvan gibi gribim. Zorlu geçen bir gecenin ardından 'baba kahvaltı hazırlamış oh' diye sevinirken annenin nerede olduğumu öğrenmek için beni değil de babayı araması. Sinir harbi, gerginlik, acayip kızgınlık... peşinden tarifsiz bir sıkıntı hali. Öyle böyle değil ama, feci! Dişlerim acıyor resmen. Kendimi çok korkunç hissediyorum. O gerizekalı iş yerinden de paramı alamadım bir türlü! Gidip yakıp yıkmak, rezil rüsva etmek istiyorum ortalığı.
Nefes... nefese ihtiyacım var bir süredir. Güzel kitaplar, filmler ve fonda daima huzur verecek bir müzik. Baş ağrıtmayan, hafif bir şarap.
Toprağa basmak istiyorum yalın ayak. Sonra ıslak çimenlere uzanmak öylece. Derken babaannemin elini tutmak. Sarılıp gıdısından kocaman koklamak. O an yeniden yeniden doğmak. Kim bilir, belki de benim cennet tasvirimdir bu.
Giderek daha çabuk yorulur oldum. Daha çabuk sinirlenir oldum. Çözüm bulmaya çalışmaktansa topuklar... Sıkıntıdayım.
Yorgunum.

Hiç yorum yok: